6 Mayıs 2013 Pazartesi

Fasulye Yetiştiriciliği

İklim İstekleri: Fasulye, ılık iklim sebzesidir. Bu bakımdan ilkbahar ve sonbahar arasındaki
devrelerde daha rahatlıkla yetiştirilebilir. Sıcaklık sıfırın altında 2-3C’ ye düştüğünde büyük
zarar görür. Bunun içindir ki iklimi uygun bölgelerde, ilkbahar ve sonbahar ekimi olmak
üzere senede iki mevsim yetiştirildiği halde soğuk bölgelerde, yalnız ilkbaharda, havalar
uygun olunca tohumları ekilmek suretiyle senede bir defa yetiştirilmektedir. Yapılan
araştırmalara göre, sıcaklığın optimum 15 – 21C olduğu yerlerde rahat bir gelişme
göstermektedir.
Diğer taraftan büyük rüzgârlar, çiçeklenme ve döllenmeye geniş ölçüde zarar verdiği
gibi kuvvetli rüzgârlar özellikle sırık fasulyelerinin sürgünlerine fazlaca zarar vermektedir.

Toprak İstekleri: Fasulye tohumları toprak sıcaklığının 18–30C olduğu zaman en iyi çimlenmeyi
göstermektedir. Tohumların normal bir çimlenme gösterebilmesi için sıcaklık ile beraber
toprak neminin de yeterli olması şarttır. Bu bakımdan tohum ekimi toprak tam tavında iken
yapılmalıdır. Fasulyeler aşırı sıcaktan da hoşlanmaz. Bunun için ilkbahar ekiminde,
özellikle sıcakları birden bire bastıran bölgelerde, vakit geçirmeden bölgenin iklim şartlarına
göre şubat ve en geç nisan aylarında hava şartları uygun olur olmaz ekim yapılmalıdır.


Fasulyeler ıslah edilmiş kumlu topraklardan orta ağır topraklara kadar birçok toprak
tipinde yetiştirilebilir .Bununla birlikte derin, geçirgen, su tutma kabiliyeti iyi ve organik
maddelerce zengin kumlu-tınlı bahçe topraklarını tercih eder .Erkencilik söz konusu
olduğunda organik maddelerle yeterli miktarda takviye edilmek şartıyla daha hafif karakterli
kumlu topraklar üzerinde yetiştirme yapılabilir. Fasulye fazla asit karakterli topraklardan
hoşlanmaz. Toprak pH’nın 5,5–6,7 olduğu yerlerde en iyi ürün alınmaktadır.

Önemli Çeşitleri: 
Fasulye çeşitlerini iki büyük grup altında toplamak mümkündür:

1) Yer (Sırık) Fasulyeleri: Sülük veya bıyık denilen kısımları ile yanlarına dikilen desteğe sarılıp
1,5 – 3 m kadar boylanabilen çeşitlerdir. Daha uzun ömürlü ve daha verimlidir.

2) Yer (Bodur) Fasulyeleri: Fazla boylanmaz. Bodur kalır ve daha az yer kaplar. Herhangi
bir desteğe gerek yoktur. Erkencidir fakat daha az ürün verir.


Her iki grubunda taze, kuru ve hem taze hemde kuru olarak tüketilen çeşitleri vardır.
Yeşil olarak tüketilen çeşitleri; kılçıksız, lezzetli, konserveye elverişli, düzgün şekilli, çeşidin
özelliğini gösteren uzunluk ve genişlikte, dolgu ve etli kapcıklı, iklim ve toprak faktörlerine
uyan, erkenci, verimli, hastalık ve zararlılara dayanıklı olması gereklidir.

Üretimi: Fasulyeler, uygun hava şartları sağlandığı anda tohumlarının doğrudan doğruya
yetiştirme yerlerine ekilmesi suretiyle yetiştirilir. Önceden tespit edilen miktara göre
gübrelenmiş, bir iki defa iyice sürülmüş ve tesviye edilmiş yerlerde hazırlanan tava ve
masuralara fasulye tohumları, sıra (çizgi) usulü veya ocak usulü olmak üzere iki şekilde
ekilir.


1) Sıra Usulü İle Yetiştiricilik: Sıra usulü yetiştirmede; çeşidin sırık veya yer çeşidi oluşuna göre, elle yapılacak ekim usulünde önceden, sırık çeşitlerde sıra arası 50–60 cm ve sıra üzeri 20–30 cm; yer
çeşitlerinde ise sıra arası 40–50 cm ve sıra üzeri 15–20 cm bırakılarak 4-5 cm derinliğinde
çizgiler açılır veya mibzerle ekim yapılacaksa mibzer, istenilen sıra arası üzerinden
ayarlanarak tohumlar ekilir.

Damlama sulama sistemi kullanılması duumunda malç plastikleri kullanılarak da
yetiştiricilik yapılabilir. Bu yöntemde hem damlama sulamanın avantajlarından yararlanılmış
hem de yabancı ot kontrolü sağlanmış olur. Bu usulde, istenilen aralıklarla damlama boruları
döşendikten sonra üzerine malç plastikler serilir. Damlama deliklerine karşılık gelecek
şekilde malç plastikler delinerek istenilen mesafelerle tohumlar bu deliklere ekilir. Zahmetli
fakat çok avantajlı bir yetiştiricilik şeklidir.

2) Ocak Usulü Yetiştiricilik: Ocak usulü ekimde 1,5 m uzunluğunda ve 1 m genişliğinde küçük tavalar hazırlanarak bunların içerisinde 50–60 cm aralık ve mesafe üzerinden sırada 4-5 ocak olacak şekilde 2
sıralı 8-10 ocak hazırlanır ve tohumlar bu ocaklara ekilir. Ocak usulü yetiştirmede, ocaklara
normal olarak 3-5 tohum atılır. Ekimde tohumlar, iriliklerine ve toprak karakterlerine göre 3-
5 cm kadar derine bırakılır. Daha sonra üzeri mümkünse harçla karıştırılmış toprakla örtülür
ve hafifçe bastırılır. Uygun şartlarda tohumlar 7–10 gün içerisinde çimlenerek toprak yüzüne
çıkmaya başlar.


Fasulye yetiştiriciliğinde, dekara atılacak tohum miktarı ekimde bırakılacak sıra arası
ve sıra üzeri mesafelerine, her ekim yerine atılacak tohum miktarına ve tohumun iriliğine
göre değişir. Bu faktörler göz önüne alındığında dekara 7–10 kg arasında tohum ekilir.

Sulama: Fasulyelerde iyi bir gelişme, tatminkâr ve üstün kaliteli ürün alabilmede diğer
faktörlerle beraber sulamanın büyük ölçüde etkisi vardır.


Pratikte her ne kadar ilk meyveler görülünceye kadar mümkün olduğunca sulamadan
kaçınılırsa da bu devrelerde hava şartlarının etkisiyle su vermek gerektiği takdirde fazla
olmamak şartıyla 1-2 defa sulama yapmak gerekir. Çiçek açıp ilk mahsuller görülmeye
başladıktan itibaren 4-5 gün ara ile yeterli miktarda bitki gövdelerini fazla su ile temas
ettirmeden sulama yapılır.

Gübreleme: Leguminosae (Baklagiller) familyası sebzelerinin köklerinde havanın serbest
nitrojenini (azotunu) tutan nodozitelerin bulunması bu grup sebze için olduğu gibi
kendilerinden sonra gelecek kültür bitkileri içinde avantajdır; ancak çimlenmeyi takip eden
gelişmenin yeni başladığı devrelerde bitkilerin özellikle nitrojene ihtiyaçları fazladır. Buna
karşılık fosfor ve potas gibi besin maddeleri ise özellikle çiçeklenme ve olgunlaşma
devrelerinde çok önemlidir.

Fasulyeler için tavsiye edilecek tabii ve ticaret gübresi miktarları, her şeyden önce
topraktaki besin maddeleri miktarıyla ilgilidir. En uygun fasulye toprağı olarak kabul
ettiğimiz kumlu-tınlı topraklarda dekara 2-3 ton çiftlik gübresi ve yardımcı olarak da
toprakta potas eksik ise dekara 40-50 kg %40 potas ihtiva eden bir gübre, 40 kg fosforlu ve
azotlu gübrelerden de ortalama olarak dekara 15 kg hesap edilir.



Destek Sağlama: Sırık fasulyelerinde yerine getirilmesi gereken önemli bir bakım işi de bunların
askıya alınmasıdır. Askıya almanın nedeni; sürekli olarak taze olarak toplanması gereken
fasulye meyvelerinin daha rahat toplanmasının sağlanması ve yüksek verim elde etmektir.
Askıya alınmayan sırık fasulyeleri rastgele uzayacaklarından aralarına girip fasulye toplamak
mümkün olamaz. Bu amaçla bitkiler hereklere, kafes tellerine, mısır bitkilerine ve birbirine
1,5-2 m ara ile paralel olarak çekilmiş teller arasında pamuk ipliği ile sık gerilmiş ipler
üzerine yılanvari sardırılmak suretiyle askıya alınabilir.

Yabancı Otlarla Mücadele: Fideler tamamen toprak yüzünde görülünce ilk çapalama yapılmalıdır. Yağış, yabani ot ve toprağın durumu dikkate alınarak 2-3 hafta sonra ikinci çapa yapılır ve hafifçe boğaz
doldurulur. Böylece sulama için karıklar açılmış ve masuralar oluşturulmuş olur. Fasulyeler
gelişip sıra aralarında çapa yapılmayacak hale gelinceye kadar imkânlar ölçüsünde 2-3 hafta
arayla çapa yapmak çok faydalıdır.

Hasat: Fasulyenin hasatında en ideal zaman; baklaların hakiki çeşit karekterinin gösterdiği
iriliğin 1/3’ünü aldığı devredir. Bazı hallerde bu ölçü bozulabilirse de normal iriliğin yarısını
asla geçirmemelidir.


Fasulyelerin hasadı; küçük işletmelerde ve taze fasulye üretiminde elle baklaları teker
teker toplamak suretiyle yapılmaktadır. Büyük işletmelerde ve özellikle kuru fasulye
üretiminde toplamayı bir anda yapabilmek amacıyla özel fasulye hasat makineleri kullanılır.


Fasulye yetiştiriciliğinde belirli alandan alınan verim; çeşidin sırık ve yer çeşidi oluşu,
çeşitlerin verimleri, yetiştirme ve bakım şartları gibi faktörlere bağlıdır. Taze fasulye
üretiminde ortalama olarak; yer fasulyelerinde dekardan 500-600 kg, sırık fasulyelerinde
dekarda 750-1250 kg fasulye alınabilmektedir.




Kuru fasulyelerde ve tohumluklarda hasat işlemi genellikle ilk baklalar sararıp
kuruduğunda yapılır. Hasat sırasında baklalar elde de kontrol edilir.



Eğer hasat geciktirilirse ilk oluşan baklalar çatlayarak tohumlar dökülür. İlk baklalar
tam olgunlaşmadan önce hasat yapıldığında tohum veriminde hektara 358 kg’lık bir azalma
meydana geldiği belirlenmiştir.

Sırık çeşitler bodur çeşitlerden daha geç olgunlaşır. Hasat kombine hasat makineleri
ile veya elle yapılabilir. Elle hasat edilen bitkiler önce kurutulur daha sonra tohumlar harman
makineleri ile baklalardan ayrılır.


Hasattan Sonra Yapılması Gerekenler:

-Fasulyeyi Taze Olarak Muhafaza Etmek: Taze fasulye 4-7 derece ve % 90-95 nispi nemde 1 hafta kadar depolanabilir.3 gün ya da
daha uzun süre ile 4 derece daha düşük sıcaklıklardan depolandıktan sonra pazarlama amacıyla
oda sıcaklıklarına çıkarıldıklarında yüzey beneklenmesi ve renk ağarması görülür. Renk
ağarması nem miktarı ile artar. Bu duruma özellikle nemin sürekli kalıcı olduğu kasaların
merkezlerinde daha sık rastlanır.

Fasulyeler kasalara, hava sirkülasyonu rahatça olabilecek şekilde istiflenmelidir. Eğer
sıkışık olarak paketleme yapılırsa solunum ısısından dolayı sıcaklık artabilir. Böyle
koşullarda, başlangıç durumunda olan çürüme enfeksiyonları ilerleyecek ve depodan
çıkarıldıktan sonra da hızla bozulma meydana gelecektir.

Taze fasulye çok uzun süre ve yüksek depolama sıcaklıklarında tutulursa değişik
mantari çürüklüklere maruz kalır.

-Fasulyeyi Kuru Olarak Muhafaza Etmek: Baklaların içerisinden çıkarılan taneler kurutulduktan sonra temizlenir, ayıklanır ve gerekirse böceklere karşı ilaçlanır. Sonra çuval, torba veya sandıklara doldularak depolara alınır. Amaçlanan depolama süresine göre depo şekli ve depo koşulları düzenlenir. Uzun
süre depolama yapılacaksa nem, sıcaklık ve havalandırmaya daha fazla dikkat edilmelidir.
Depolamada sıcaklık düştükçe kızışma, böcek ve mantar zararı azalır.Uzun süreli
saklamalarda – 5 derece’ nin altındaki sıcaklıklar önerilir. Nem oranın da % 55 – 65 düzeyinde
tutulması tavsiye edilmektedir. Ayrıca depo içerisinde 2 m3 /ton düzeyinde bir hava değişimi
sağlanması gerekmektedir.




Pırasa Yetiştiriciliği

İklim İstekleri: Serin iklim sebzesidir. Aşırı sıcaklar ve kuraklığı sevmez bu durumda verim ve kalite düşer. Optimum gelişme sıcaklığı 15-20 °C’dir. Kışlık veya yazlık pırasa çeşidi oluşuna göre düşük sıcaklıkların tedrici şekilde oluşmasına bağlı olarak –18 °C’ye kadar dayanan kışlık çeşitler vardır. Pırasalar uzun gün bitkisidir. Kısaca pırasanın iklim şartlarına oldukça toleranslı bir bitki olduğu söylenebilir. Bu nedenler ülkemizin her tarafında başarı ile yetiştirilebilmektedir.


Toprak İstekleri: Pırasalar toprak istekleri açısından seçici değildir. Tınlı-killi topraklarda en başarılı sonucu veririler. Organik besin maddelerine zengin topraklardaki yetiştiriciliği çok başarılı olur. Yetiştirmede en çok ihtiyaç duyulan ve verime en çok etkisi olan besin elementi azottur.
Bitki daha az fosfor ve potasyum ister. Azotlu gübreyi birkaç defada vermek başarıyı arttırır.
Su tutma kapasitesi yüksek topraklarda yapılan yetiştiricilikte hem verim hem de kalite yükselir. En uygun toprak pH’si 6.0-6.5 değerleridir.

Toprak Hazırlığı Ve Ekim: Pırasa tohum almak amacıyla üretildiğinde iki yıllık bir sebzedir. Birinci yılda bitki vegatif olarak kalır. İkinci yılda çiçek tohum oluşturur. Pırasa tohumları ile üretilir. İki farklı üretim şekli vardır.
Doğrudan tohum ekimi ile üretim : Pırasalar doğrudan tohum ekimi yoluyla üretilebilirse de üretimi çok büyük ölçüde önce tavalarda fidelerinin üretimi, daha sonra bu fidelerin esas yerlerine dikilmesi suretiyle yapılmaktadır. Doğrudan tohum ekimi yoluyla yapılacak üretimde bölge şartlarında be hasat zamanına bağlı olarak ekim yapılacak toprak, Ege bölgesinde Temmuz ayı içerisinde 25 cm derinlikte sürülür. Daha sonra dekara verilecek olan azotun yarısı (6-8 kg N) fosforlu gübrenin tamamı (8-10 kg p2o5) ve potaslı Harrow ile toprağın 8-10 cm lik derinliğine karıştırılıp toprağa sürgü çekilerek ekime hazırlanır. Toprağın ekimden önce iyice inceltilmesi gereklidir. Ekimde daha ileride uygulanacak kültürel işlemlerin kolayca yapılabilmesi için sıra aralarında 40-50cm’lik bir aralık verilir ve sıra üzerinde her 6x8 cm’de bir tohum gelecek şekilde ekim yapılır. Ekim derinliği 2-2.5 cm olmalıdır. Daha yüzeysel ekimde toprak tavının kaçması, daha derin ekimde de bitkinin toprak yüzüne çıkmasının zorlaşması nedeniyle çimlenme sorunları yaşanır. Ekim mibzerle yapılır ve ekimden sonra yabancı otlara karşı çimlenme öncesi yabancı ot ilacı uygulaması yapılır.
Ekimden 10-15 gün sonra bitkiler toprak üstünde görülürler. Çimlenme tamamlandıktan sonra sık olan yerlere sıra üzerinde 12-15 cm’de bir bitki kalacak şekilde seyreltme yapılır. 1 dekar alanın direkt tohum ekimi suretiyle ekilmesi için 200-300 gr tohum kullanılır.

Çimlenme tamamlandıktan sonra pırasalar düzenli olarak sulanmalıdır. Zira pırasalar susuzluğa karşı hassastırlar. Sıcaklıkla birleşen susuzluk çok kötü etki yapar. Bitkiler kalem kalınlığına geldiklerinde temel gübrelemede ayrılmış olan azotlu gübre iki veya üçe bölünerek her sulamada bir bölümü sıra aralarına uygulanır. Mümkünse yağmurlama usulü sulama yapılır ve bitkilerin hasat olgunluğuna gelmesi beklenir.
Hasat zamanını bitki gelişmesi yanında pazardaki satış fiyatları da etkiler. Doğrudan tohum ekimi yapılarak pırasa yetiştirilmiş ise hasat kapama olarak bir defada yapılabilir.

Fide ile üretim : Fide ile üretim için önce ihtiyaç olan kadar fidenin zamanında dikime hazır olacak şekilde yetiştirilmesi gerekir. Tohum ekiminden fidelerin dikim büyüklüğüne gelmelerine kadar (6-8 mm kesit kazandıkları zaman) kadar fide yetiştirme şartları ve yetiştirme sıklığına bağlı olarak 50-70 gün zaman ister. Dikim tarihi esas alınarak bundan 50-70 gün önce tavalara ekim yapılır.

Pırasa fidesi yetiştirilecek alan ekimden 1-2 ay önce yanmış çiftlik gübresi ile dekara 4-5 ton gübre delecek şekilde gübrelenir. Bu gübre toprağın 15-20 cm’lik derinliğine sürümle birlikte karıştırılarak 120 cm eninde uzunluğu arazideki eğime bağlı olarak değişen büyüklükte tavalar hazırlanır. Ekim bu tavalara serpme olarak yapılır. Ekilecek tohum en ez ikiye ayrılarak aynı tavaya enine ve boyuna olmak üzere iki defada, üçe ayrılmış ise üç defada ekilir. Üstüne harç hazırlama imkanları varsa harçla yoksa ekimden sonra çimlenme başlangıcına kadar tavaların üzeri çalı ve çırpı ile gölgelenir. Ekimde 1 m2 alana 10-12 gr kadar tohum atılır. 50.000 adet fide için 300 gr tohum 25 m2 tava gereklidir. Dikim 30x12 cm aralıklarla yapılacaksa dekara yaklaşık 28-30 bin adet fide gereklidir. Buna göre fide hazırlığı yapmak gerekir.


Fidelerin gelişme dönemlerinde düzenli olarak ot alma ve sık olan yerlerde erken dönemde hafif seyreltme yaparak fidelerin birbirine denk homojen bir şekilde gelişmeleri sağlanır.
Ekimden sonra yabancı ot kontrolü için yapılacak uygulamalar yetiştiricilik açısından önem taşır. Dikim yapılacak tarla tohumla yapılan yetiştirmede olduğu gibi gübrelendikten sonra 20-25 cm derinliğinde 30-40 cm aralıklarla karıklar açılır. Karıklar içine su verilerek dikim yapılır. Yapraklarının 1/3’ü ve uzun kökleri kesilerek (tıraşlanmış) hazırlanmış ve 2-3 büyüklük grubuna ayrılmış olan fideler her grup ayrı parselde olacak şekilde karıkların boyun noktalarına dikilirler. Dikimin derin yapılmamamsına özen gösterilir. Sıra üzeri mesafesi 10-14 cm arasında değişebilir. Farklı büyüklükteki fidelerin aynı parselde dikilmesi gelişmede sakıncalar yaratır. Kuvvetli gelişen fidelerin aynı parsele dikilmesi gelişmede sakıncalar yaratır. Kuvvetli gelişen fideler diğerlerini baskı altına alırlar. Parselde yeknesak gelişme oluşmadığı için hasadın bir defada yapılması mümkün olamaz. Bu durum bir çok açıdan sakınca yaratır. Şekil 5’de dikiminden 2 hafta sonra pırasa parselinde bitki gelişmesi görülmektedir.

Bakım: Dikiminden sonra fideler köklenerek gelişmeye başlarlar. Bu dönemde bir defaya mahsus olmak üzere dikkatlice bir çapa yapılır. 1 dekar alanın dikimi için 4-5, çapalanması içinde 5-7 yevmiyecilik iş gücü gereklidir. Esasen pırasada en önemli maliyet unsuru da dikim, çapalama ve söküm işçilikleridir. Çapalamadan sonra ayırmış olduğumuz azotlu gübrenin yarısı ikiye bölünerek 2’şer hafta ara ile sıra aralarına (karıklara) bitkiye dokunmayacak şekilde verilir ve bitkiler hasat büyüklüğüne gelinceye kadar düzenli olarak sulanırlar.
Hasat Ve Hasattan Sonra Yapılması Gerekenler: Pırasa’da hasat gelişmenin hemen hemen her döneminde yapılabilir. Hasat zamanını pazar şartları ve yetiştiricinin kararı belirler. Normal verimin alınabilmesi için pırasaların 120-150 gr veya daha fazla ağırlık kazandığı döneme kadar hasadı yapılmalıdır. Ancak pazarda yüksek fiyat oluşmuşsa daha erken dönemlerde hasada başlanabilir. Hasat elle veya söküm pulluğu ile yapılabilir. Her iki şekilde de sökülen pırasalar hemen tarlada topraklarından temizlenerek kökleri 1 cm uzunluğu geçmeyecek şekilde temizliğe tabi tutulur. Ayrıca aks üzerindeki en son yaprak alınır. Yaprak ayalarının 1/3’üde tıraşlanır ve demetler haline getirilerek pazarlanır.

Verim: Pırasalarda verim bakım şartlarına, çeşide ve hasat zamanına bağlı olarak 3000 kg/da ile 5000 kg/da arasında değişir. Geç hasat edilen yazlık çeşitlerde bu değer daha da yukarı çıkar.

Pırasalar soğuk depolarda 1 C°’de 3 ay süre ile depolanabilirler. Depolamada kayıpların önlenmesi için %95 nem sağlanmalıdır. Kısa süreli saklamalarda kumda katlamak en pratik yoldur. Ancak kullanılan kumun mutlaka temiz olması sağlanmalıdır

Pırasalarda İç ve Doğu Anadolu Bölgelerimizde üreticilerimiz tarafından uygulanan toprağa gömerek yapılan muhafaza aynı zamanda ağartmayı da sağlaması açısından son derece pratik bir uygulamadır. Ancak bu şekilde pırasayı ekim ayından nisan ayna kadar 6 ay süre ile muhafaza etmek mümkündür.

Tohum Üretimi: Kendi ihtiyacımız olan tohumu üreteceksek, iyi gelişmemiş ve çeşidi tam temsil eden bir tarlada hasada başlamadan önce bize yeteri kadar tohum verecek şekilde bitki işaretlenir. Bunlar söküm zamanında sökülmeyerek alıkonulurlar veya ayrı bir grup olarak sökülerek başka bir parsele 20x40 cm aralıklarla, toprakta desteksiz ayakta durabilecekleri bir derinlikte dikilirler. 

Pırasa yetiştirdiğimiz parselde ayrılan bitkiler, parsel kullanılmayacaksa olduğu gibi bırakılırlar. Bu şekilde başka yere aktarmadan tohum alınırsa tohum verimi artar. Her iki şekilde de her bitki içi dolu ve sağlam yapılı bir adet çiçek demeti sapı meydana getirir. Bu çiçek demeti sapının boyu 2 m’ye kadar uzayabilir. Bir çiçek demeti sapı üzerinden yüzlerce çiçek çıkar. Bu çiçekler aynen soğanda olduğu gibi başlangıçta bir zar tarafından sarılmış olup bu zar yırtıldıktan sonra çiçekler gelişirler. 

Pırasalarda her bitki tek çiçek demeti sapı meydana getirmekle beraber soğanlara göre demet daha büyüktür ve demet üzerinde çok daha fazla çiçek meydana gelir. Çiçeklerde döllenme, meyve ve tohum oluşumu aynen soğanlardaki gibi olup çiçek demeti sapının üst kısmındaki meyveler çatlayıp tohumlar görüldüğünde bir yerde kurumaya bırakılırlar. Kuruyan meyveler çatlayıp tohumlar görüldüğünde bir yerde kurumaya bırakılırlar. Kuruyan meyveler daha sonra harmanlanıp savrularak pırasa tohumları elde edilir. Pırasa tohumları çimlenmelerini 3 yıl muhafaza ederler. Pırasa tarlasında tip dışı bitkiler seçilerek alındıktan sonra bitkilerin tamamı tohumluğa bırakılırsa dekardan 40-50 kg tohum verimi alınabilir. 

KAYNAK: ZİRAATTUBE.COM


4 Mayıs 2013 Cumartesi

Soğan Yetiştiriciliği

İklim İstekleri: Işıklanma süresi ve sıcaklık, soğan yetiştirmeyi kısıtlayan aynı derecede önemli iki faktördür. Baş soğan elde edebilmek için soğanın isteği olan minimum sıcaklık ve gün
uzunluğunun olması gerekmektedir. Gün uzunluğuna, baş bağlama için ihtiyaç duyar.
Bitkinin erken gelişme devresinde serin havaya gerek vardır. Fakat baş bağlama ve başın
büyümesi için sıcaklığın fazla olması şarttır. Erken gelişme döneminde ortalama 12,8 derece, baş
bağlamaya başladığı zaman 18-21 derece, başın olgunlaşması için 24-27 derece optimum sıcaklık
ister. Soğan bitkisi -8 derece ve hatta –10 derece sıcaklıklara dayanır.

Tohumun çimlenmesi için minimum toprak sıcaklığı 0 derece’dir. Optimum çıkış 20-25
derece’de olmaktadır.

Toprak İsteği: Soğan, besin değeri yeterli, hafif karakterli topraklardan başlayarak, tınlı ve pek ağır
olmamak koşuluyla hafif killi topraklarda da yetiştirilebilir. Doğal olarak gevşek yapılı,
yeterince su tutabilen, kök sisteminin yayıldığı alan derin, humuslu ve kolayca işlenebilen
tınlı, verimli topraklar soğan için tercih edilir.

Soğanlar yüksek asiditeye karşı oldukça duyarlıdır. pH 6,0-6,5 arasında olmalıdır.

Üretimi: Soğan; tohum, fide, kıska (arpacık) ve tepe soğanı ile olmak üzere 4 şekilde
yetiştirilebilir:

1) Tohum İle Üretim: Soğan tohumuna bazı yörelerde karaca adı verilir. Tohumla soğan üretilmesi, maliyeti
ucuzlatan bir yoldur. Birçok soğan çeşidinde tohumun o yıl ekilmesi ile baş bağlama
meydana gelir. Bu çeşitler ancak tohumla üretilir. Büyük alanlardaki üretimde kullanılan bir
üretim şeklidir.


Tohumla üretim için tarlanın çok iyi hazırlanması gerekir. Tarla sonbaharda 15-20 cm
derinlikte işlenir. İlkbaharda mart veya nisan aylarında toprak tava gelir gelmez yüzlek
işlenir. Toprak kültivatör, tırmık ile iyi parçalanır ve silindirlenerek hafifçe bastırılır. Sonra
tohumlar ekilir. Soğan tohumunu mibzerle ekmek mümkündür. Mibzerin olmadığı
durumlarda serpme ekilir. Elle serpme ekmede veya çıplak soğan tohumlarının mibzerle
ekiminde dönüme 1-2 kg gibi oldukça fazla tohum kullanılır. Halbuki soğan tohumları
kaplanıp ekilirse dönüme 0,3-0,5 kg tohum atılır. Böyle tohumlardan oluşan baş çapı ve
kalitesi yüksek olur. Ayrıca seyreltme yapılmaya gerek kalmaz. Tohumlar topraktaki
nemden faydalanarak çimlenir. Tohumlar 2-3 cm derine atılır. Soğanlarda 25-30 cm sıra
arası 8-12 cm sıra üzeri mesafe bırakılır. Çimlenme süresi hava şartlarına bağlı olarak 3-4
hafta sürebilir.

2) Fide İle Üretim: Yeşil soğan ve yemeklik taze baş soğan üretiminde kullanılan bir yöntemdir. Soğanın
fide ile üretiminde tohumlar, sıra arası 5-10 cm sıra üzeri 0,5-1 cm olarak soğuk yastıklara
ekilir. Soğuk bölgelerde ekim sıcak yastıklara yapılır. Üzerleri camlı çerçeve ile örtülür.


Fideler, kurşun kalem kalınlığına geldiklerinde tavalardan kökleri ile sökülerek tarlaya
dikilir. Dikim aralığı 5 x 25 veya 5 x 30 cm’ dir. Bu yöntem genellikle küçük çaplı
yetiştiriciliklerde kullanılır. Ekonomik bir yöntem değildir.

3) Kıska (Arpacık) İle Üretim: Bazı çeşitlerin tohumları ekildiğinde ne kadar özen gösterilirse gösterilsin o yıl büyük baş meydana gelmez. En fazla 1-2 cm çapında küçük soğanlar oluşur. Bu soğanlara kıska
veya arpacık denir. Arpacıklar ikinci yıl dikilerek baş soğan elde edilir. Geniş alanlardaki
üretimde ekonomik olmayan bir yöntemdir.

Arpacıkların elde edilmesi için 120-150 cm genişliğinde, boyu 20-25 m olabilen
tahtalar hazırlanır. Bu tahtalar üzerine serpme veya sıraya tohum ekilir. m2 ye 5-7g tohum
atılır. Tohum ekim zamanı bölgelere göre şubattan başlar, mart, nisana kadar devam eder.
Tohumlar 1-1,5 cm derine atılır, üstleri bastırılır. Arpacıklar 4-6 ay içinde istenen büyüklüğü
alır. Arpacıklar topraktan çıkarıldıktan sonra 5-10 gün toprak üstünde bırakılır. Güneşte
kurutulur. Sonra çuvallara doldurulup kışı geçirmek üzere nemi ve sıcaklığı az olan
depolarda saklanır.


Dikim zamanı bölgelere bağlı olarak şubat ve mayıs arasıdır. Kıskalar kışın
saklanırken iyi koşullar yaratılmamış ise ve dikimde büyük çaplı kıskalar kullanılmışsa bazı
bitkiler çiçeğe kalkar. Bazen çiçeğe kalkan bitki sayısı %80’i geçer. Çiçeklenmeyen bitkiler
baş yapar. Sıra arası 20–30 ve sıra üzeri 5 cm olacak şekilde tarlaya dikilir. Dekara 25-50 kg
arasında arpacık hesaplanır. Dikim tek sıra, çift sıra ve çok sıralı yapılır.

4) Tepe Soğanı İle Üretim: 


Bu üretim şekli sadece bilimsel araştırmalarda ve bazı soğan türlerinde kullanılır.
Yetiştiricilikte önemi yoktur. Bazı türlerde çiçek demetinin uç kısmında çiçekler yerine
küçük soğancıklar meydana gelir. Bu soğancıklar kullanılarak üretim yapılır. Vegetatif bir
üretim şeklidir.

Sulama: Soğanlar, yüzeysel köklü bir bitkidir. Köklerin çoğu toprağın 40-50 cm derinliğinde
bulunur. Soğanlar, devamlı rutubetli bir toprakta yetiştiriliyorsa, bu gibi durumlarda fazla
sulama zararlı olur; ayrıca uzun süre dayanıklılıklarını korumaları zorlaşır. Soğan en çok, baş
bağlamadan olgunlaşmaya kadar geçen sürede suya ihtiyaç duyar. Bu kritik devrede
soğanlar, tam olgunluğa varıncaya kadar haftada bir kez sulanmalıdır. İki sulama arasındaki
süre; toprak bünyesi ve iklim şartlarına bağlı olarak az çok hafif değişiklikler gösterebilir.


Olgunluk devresinde sulama kesilir ve mümkün olduğunca toprağın çabuk kuruması
sağlanmalıdır. Soğanlar masura sisteminde yetiştiriliyorsa karık usulü, eğer düzde yetiştirme
yapılıyorsa yağmurlama usulü sulama yapılır. Son yıllarda ise damlama sulama usulü ile de
yetiştiricilik yapılmaya da başlanmıştır.

Gübreleme: Soğan toprakta organik maddelerin bulunmasını isteyen; fakat organik gübrelemeye
hassas bir bitkidir. Ahır gübresinin yetiştirme sırasında verilmesi, birçok zararlının
üremesine ve soğana zarar vermesine neden olur. Bu nedenle, ahır gübresi soğandan önce
yetiştirilen bitkiye bol verilmeli ve soğan o bitkiden arta kalan ahır gübresini kullanmalıdır.

Soğan, ticaret gübresinden hoşlanır. Ortalama olarak dekara 8-10 kg azot, 8-10 kg
fosfor ve 12-15 kg potasyum verilmesi verim ve kalite açısından yeterlidir; ancak verilecek
gübrelerde aşırı azotlu gübre kullanmak başı çabuk büyütür fakat soğanın içi boş kalır, yani
koflaşır. Mümkün olduğunca azotlu gübreler 3 defada atılmalıdır.

Yabancı Otlarla Mücadele: Soğan yetiştirmeye uygun tarla seçimini yapmamız, başarılı olmamızda önemli rol oynar. Tarla seçerken toprak özellikleri yanında tarladaki yabancı ot yoğunluğu da önemli
rol oynar.





Çok yıllık yabancı otların bulunduğu tarlaları tercih etmemek gerekir. Soğan
yetiştirmeyi planladığımız tarlada ot mücadelesine bir yıl önceden başlamak gerekir. Soğan
yetiştirilecek tarla sonbaharda 20-25 cm derinlikte sürülür. Bundan sonra yabancı ot oluşmuş
ise kış döneminde fırsat olursa bir daha sürerek ekim zamanına kadar başka toprak işleme
yapılmaz. Ekim, geç sonbahar veya kış döneminde yapılacağından o dönemde toprağın
yüzeysel olarak işlenebileceği toprak tavı yakalandığında toprak ekime hazırlanmalıdır. Bu
dönemde çeşitli yabancı ot ilaçları ile de ilaçlama yapılarak gerek çıkış yapmış gerekse
çimlenmemiş yabancı ot tohumları öldürülebilir. Ancak bu tür ilaçlamalarda dikkatli
olunmalıdır; çünkü toprakta kalacak olan ilaç kalıntıları ekilecek soğan tohumlarına da zarar
verebilir.

Çimlenerek toprak yüzeyine çıkan soğanlar 3-4 yapraklı oldukları dönemde çok hafif
bir çapalama yapılarak toprak yüzeyi yumuşatılır aynı zamanda da seyreltme yapılabilir;
ancak çok dikkatli olmak ve soğanları yerinden oynatmamak gerekir.


Hasat Zamanı: Tohumla, fideyle veya arpacık ile üretilen soğanlar belli büyüklüğü alıp (2-3 cm baş
çapına ulaşmış), yaprakları sarmaya başladığı an üst kısmı kırılarak yatırılır. Böylece soğanın
başını daha çok olgunlaşması ve soğan başındaki kofluğun kaldırılması sağlanır. 15–20 gün
sonra soğanların tamamen dış yaprakları kurur.

Erken dönemde pazara ürün sunmak istendiğinde baş gelişmesinin tamamlanıp alt
yapraklar sarardığında hasat yapılır.

Hasattan Sonra Yapılması Gereken İşlemler: Soğanlar adi depolarda ya da soğuk hava depolarında muhafaza edilir. Depolama kalitesi, soğanın çeşidi ile yetişme koşullarına bağlıdır. Soğanlar tarlada, açık barakalarda, depolama öncesinde ya da depoda suni araçlarla yeterince kurutulmalıdır. En uygun kurutma
metodu depolardaki havalandırma sistemleridir. Soğanların boyunları sıkılaştığı zaman dış
kabuk kolayca soyulabilecek duruma gelene kadar kurutma işlemine devam edilmelidir.


Soğanlar yeterince kurutulmazsa bozulur. Soğanlar tarlada filiz gelişimini azaltan
maleik hidrazit uygulamaları yapılmadıkça mart ayı başından itibaren depolanmamalıdır.
İlkbaharda pazarlanan soğanlar için çoğunlukla soğutmalı depolar kullanılır. Kurutmadan
hemen sonra soğanlar soğuk hava depolarına yerleştirilir. Soğanlar depolarda uygun koşullar
oluşturularak iyice kurutulduktan sonra 0C ve %65-70 nispi nemde muhafaza edildiklerinde
dormansi durumunda kalacak ve bozulmalardan ari olarak tutulabilecektir. Filiz gelişimi,
çok yüksek depo sıcaklıklarının; kötü kurutulmuş ya da olgun olmayan soğanların kök
gelişimi de çok yüksek nispi nem oranının bir göstergesidir.

Başarılı bir depolama için %65-70 civarında düşük nispi nem önerilebilir. Bununla
birlikte %85’e kadar olan yüksek nispi nem ve iyi bir hava sirkülasyonu da başarılı depo
sonuçları vermektedir. Diğer sebzelerde depolamada en iyi sonucu veren daha yüksek nispi
nem oranı, soğanlarda kök ve çürüklük gelişimine sebep olmaktadır. Soğanlar, 25 kg’ lık
çuvallarda paletler ile 500 kg civarında olan sandıklarda ya da yığın halinde depolanır.
Soğanlar koku çekmeye meyilli diğer ürünler ile birlikte depolanmamalıdır. Ilık havalarda
depodan çıkarılan soğanlar, nemin üzerlerinde yoğunlaşmasından ötürü tatlanmaya
meyillidir; bu durum bozulmayı kolaylaştırır. Sıcaklığın kademeli olarak artırılması
tatlanmayı giderebilir.

Soğan 5 derece sıcaklık ve %10 CO2: %3 O2 ile %5 CO2: %3 O2’den oluşan kontrollü
atmosfer koşularında 34 hafta süreyle dahi depolandığında içsel bozulma artmaksızın, kök ve
sürgün gelişimi engellenmiştir. Kontrollü atmosfer depolarında düşük O2 (%1’in altı) ve
yüksek CO2 (%1’in üstü) konsantrasyonlarından kaçınılmalıdır.















Patlıcan Yetiştiriciliği

İklim İstekleri: Patlıcan, sıcak iklim sebzesidir, soğuklardan çok etkilenir. Yetiştirilme devresinde
sıcaklık eksi 1- 2 derece’ye düştüğü zaman bitki yaşamını yitirir.

Ilık iklimlerde yıllık kültür bitkisi olarak yetiştirildiğinden tohum ekiminden itibaren
hasat devresi sonuna kadar don olmayan ve bitkinin gelişmesi ile ürün vermesi için normal
olarak 15–35 derece sıcaklığa ihtiyacı vardır. İyi bir yetiştiricilik için ortalama 6 aylık bir
vegetasyon dönemine ihtiyaç vardır. Tropik ve suptropik iklime sahip olan yerlerde ise
küçük bir ağaç şeklinde olup çok yıllıktır. Suyu çok sever. Yetiştirilme devresinde düzenli
sulamanın yapılması gerekir. Aksi takdirde gelişmeler yavaşlar, verim düşer ve en önemlisi
meyvelerde acılaşma başlar.

Toprak İsteği: Patlıcan toprak bakımından oldukça seçici bir sebzedir. Killi topraklardan hoşlanmaz.
Bu gibi ağır ve rutubetli topraklarda kök çürüklüğüne sıkça rastlanır. Derin, yumuşak,
geçirgen, organik madde ve besin maddesince zengin tınlı topraklarda iyi gelişir ve bol ürün
verir. Erkencilik düşünüldüğünde ahır gübresi veya yeşil gübreleme yapılmış tınlı-kumlu
topraklardan yararlanılır.

Üretim:
1) Tohum İle Üretim


Bu yetiştiricilikte, hazırlanan tarlaya tohumlar direk ekilerek yetiştiricilik
yapılmaktadır; ancak, bu yöntem çok zahmetli ve ekonomik olmadığından tavsiye edilmeyen
ve kullanılmayan bir yöntemdir.

2) Fide İle Üretim: Patlıcan tohumları, bahçedeki veya tarladaki esas yerlerine dikim zamanları göz
önünde tutularak sıcak yastıklara ekilir. Ekimde m2
’ye 5-6 g tohum kullanılır. Sıraya ekim
yapılır. Özellikle fidelerin bol saçak kök meydana getirmesi açısından sıraya ekim en iyi
yoldur. Bu amaçla sıcak yastıklarda 10’ar cm ara ile açılan çizgilere seyreltme yapılıp
yapılmayacağına göre tohum ekimi yapılır. Tohum ekiminden sonra tohumların üzeri 0,5 cm
kadar kalınlıkta harçla örtülür ve üzerleri tahta tokmakla hafifçe bastırılır. Daha sonra
tohumların üzeri süzgeçli kovalarla tohumun bulunduğu bölgeye kadar yastıklar ıslatılır.


Patlıcan tohumları sıcak yastıkta toprak sıcaklığı 25-30C olduğu zaman 10-15 gün
sonra çimlenmeye başlar. Tohumlar çimlendikten sonra sıra üzerinde 3-4 cm’ de bir fide
bırakılır. Bundan sonra yastıklarda ki fidelere yapılacak bakım işleri, yabani otların
ayıklanması, sulama, havalandırma ve hastalık ve zararlılarla mücadeledir. Patlıcan
tohumları sıraya ekilmişse, elde edilen fidelerin şaşırtılmasına gerek yoktur.

Son yıllarda sıcak yastıklardaki üretim yerine viollerde topraklı fide yetiştiriciliği
yaygınlaşmaya başlamıştır. Viollerde yetiştirilen fideler, daha sonra esas yerlerine topraklı
olarak dikilir.

Tarlada Yapılması Gereken Hazırlıklar:



Patlıcan yetiştiriciliği yapılacak olan toprak önce gübrelenir. Sonbaharda derin bir
sürüm yapılır. İlkbaharla yüzlek bir sürümle birlikte tırmık çekilerek tesviye edilir. Bundan
sonra patlıcanların yetişme devrelerinde yapılacak sulama sistemlerine göre masura veya
tavalar hazırlanır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de patlıcanlar büyük bir çoğunlukla
karık (masura) usulü sulandıklarından dikim tek veya çift sıralı olarak masuraların boyun
noktalarına yapılır. Bu amaçla pratikte çoğunlukla 0,40-0,50 m genişliğinde tek masuralar
hazırlanır. Sıra araları, çeşidin gelişme kuvvetine ve toprak durumuna göre 0,70-1,00 m
arasında değişir. Sıra üzerinde ise genellikle 0,50-0,60m mesafe bırakılır.


Fidelerin Dikilmesi: Patlıcan fidelerinin dikim zamanı bölgenin ilkbahar donlarının sona ermesine bağlıdır.
En emin yol, dikim yapılacak olan yerdeki ilkbahar son donlarının uzun yıllar ortalaması göz
önünde tutularak dikimi yapmaktır.

Viollerde veya sıcak yastıklarda gelişen patlıcan fideleri, belirlenen tarihte hazırlanmış
yerlerine topraklı olarak aktarılmalıdır.

Patlıcan fideleri tarlaya dikildikten (şaşırtıldıktan) sonra can suyu verilir. Dikim
zamanı hava sıcak ise patlıcan fideleri ilk günlerde, adeta toprak yüzüne yapışmış cansız bir
manzara gösterir. Fidelerin bu durumuna adlanılmamalıdır; çünkü dikimden bir hafta sonra
tutmuş fidelerin canlandıkları görülür. İşte bu devrede tutmamış olan fidelerin yerine
yedekleri dikilmelidir.

Askı İle Destek Sağlama: Bitkileri; ışıklanma durumları iyileştirmek, bakım işlerini kolaylaştırmak, hastalık ve zararlıların kontrolünü sağlamak, bitkiler arasındaki hava hareketini kolaylaştırmak ve
sonuçta verimle birlikte kaliteyi artırmak amacıyla askıya almak gerekmektedir.

Askıya almak amacıyla bitki sıralarına paralel olarak 2 m yukarıdan çekilen tellerden
her bitkiye 3-4 adet ipler sarkıtılmaktadır. Sarkıtılan bu ipler ana gövde üzerinde bırakılan 3-
4 adet ana dalın dibine ayrı ayrı bağlanarak dallara sardırılır yani her bitki 3-4 iple
yukarıdaki tele asılır.

Meyve Tutumu Nasıl Arttırılır?


Verimlilik, bitkinin vegetatif gelişmesi dikkate alınarak bitki üzerinde belirli sayıda
meyvenin bırakılmasıyla düzenlenir. Vegetatif gelişmesini tamamlamış bitki üzerinde meyve
bırakmak yeni gelişen küçük meyvelerin sararıp dökülmesine neden olmaktadır.


Bitki üzerinde hasat edilecek büyüklüğe gelmiş meyvelerin toplanmaması da verimin
azalmasına neden olmaktadır.

Verimliliği ayarlanmasına yönelik olarak yerli çeşitlerde tozlaşma ve döllenmeye
yardım gereği bulunursa da günümüz koşullarında partenokarp F1 hibritlerin kullanılması bu
konudaki sorunları ortadan kaldırmıştır.

Çiçek tomurcuklarının iyi teşekkül etmesinde sıcaklığın rolü büyüktür. Gece
sıcaklığının yüksek olması, gece ile gündüz sıcaklıkları arasındaki farkın çok az ve ya hiç
olmaması yanında fazla gübreleme ve ışık azlığı çiçeklerin deforme olmasına ve
çiçeklenmenin durmasına neden olur.

Çiçeklerin normal teşekkül ettiği durumlarda bile çiçek tozlarının çok az miktarda
oluşması özellikle fosfor eksikliğinden meydana gelir. Yine düşük ortam sıcaklıkları da
çiçek tozlarının canlılıklarını yitirmesine neden olur. Böyle durumlarda döllenmenin
olmaması nedeniyle çiçekler dökülür.

Çiçek tozlarının dağılımı ve dağılan çiçek tozlarının dişi tepesinde çimlenme
durumları verim üzerinde büyük etkiye sahiptir. Ortam neminin bu konudaki etkisi büyüktür.
%50’nin altına bir defa hormon uygulaması yeterlidir. Yetiştirme periyodu boyunca 8-10
gün arayla uygulamalara devam edilir. Uygulamalar sabahları 8-10 saatleri arasında yapılır.

Hormon uygulaması bandırma ve püskürtme şeklinde yapılır. Bandırma şeklinde
yapılan uygulamalarda 500 cm3 lük ağzı geniş kaplar kullanılır. Çiçeklere püskürtme şeklinde
yapılan uygulamalarda, yapraklarda meydana gelen deformasyonlar ( bozulmalar) bu
yöntemin kullanılmasını kısıtlamaktadır.

İnsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle birçok ülke, meyve tutumunu
sağlamaya yönelik hormon kullanımını yasaklamıştır. Ülkemiz seracılığında da bu amaca
yönelik alternatif çözümler getirilerek hormon kullanımının kaldırılmasında sağlığımız
açısından büyük yararlar bulunmaktadır. Bu amaçla son yıllarda seralarda bambus arısı
kullanımı yaygınlaşmaktadır.



Yabancı Otlarla Mücadele: Fideler esas yerlerinde gelişmeye başladığı andan itibaren yaklaşık 2 hafta sonra 1. çapa yapılır, birinci çapadan 2-3 hafta sonra 2. çapa yapılır. Yabancı otlar yok edilir.
Kaymak tabakası kırılır. Toprağı havalandırmak ve rutubeti korumak maksadıyla sıra
aralarında birkaç defa çapa yapmak faydalıdır.

Hasattan Sonra Yaplıması Gerekenler: 

Patlıcanların depolanmalarında 7-10 derece’lik sıcaklıklar tavsiye edilir. Bununla birlikte
özellikle kısa süreli depolamalarda, optimum depolama sıcaklıkları 10-12 derece’dir. Patlıcanlar
10 derece’de 10 gün, 7-10 derece’de 1 hafta, 21 derece'de 3 gün zarar görmeden muhafaza edilebilir.
Düşük sıcaklıklarda üşüme zararı meydana gelir. Üşüme zararına maruz kaldıklarında
depodan çıkarıldıktan sonra Alternaria çürüklüğüne yakalanır. Ayrıca su kaybının sebep
olduğu yumuşama ve buruşmayı önlemek amacıyla %90-95 gibi yüksek nispi nemde depolanmalıdır.

Patlıcan ile ilgili olarak yapılan belirli sayıdaki kontrollü atmosferli depolama
denemelerinde depo ömrünün uzatılması yönünde belirgin bir sonuç bulunamamıştır.
Bununla birlikte, patlıcanlar 10 derece sıcaklık ve %90 nispi nem koşullarında, % 10 CO2 :%5
O2 ile %5 CO2, %5 O2'den oluşan kontrollü atmosferde 3 hafta kadar depolanabilir.

2 Mayıs 2013 Perşembe

Dereotu Yetiştiriciliği


İklim İsteği: Dereotu ılık iklim sebzesidir. Düşük sıcaklıklardan zarar
görmesi nedeniyle genelde ilkbahar-sonbahar arasında yetiştirilir. Ilık iklim ile
yüksek rutubetin kombine olduğu bölgeler ideal üretim bölgeleridir. Yüksek
sıcaklık ve güneşlenme bitkinin generatif faza geçmesine neden olur.
Toprak isteği bakımından çok seçici olmayan dereotu, besin maddelerince
zengin tınlı toprakları sever. Ancak çok hafif kumlu topraklar bunun için uygun
değildir. Kireçli topraklarda aroması ve eterik yağ içeriği artar. Ayrıca yaz ayları
sıcak ve kurak geçen bölgelerde de aroma ve eterik yağ içeriği yükselir. 0.5.-7.5
pH değerleri arası normal değerlerdir.

Üretim-Toprak Hazırlığı: Dereotu yetiştiriciliği, çok sıcak ve çok soğuk bölgeler ile dönemler dışında yılın her mevsiminde yapılabilir. Dereotu direkt tarlaya ekimle üretildiği gibi fide şeklinde de kültürü
yapılır. Bunun için yastıklarda yetiştirilen fideler ilkbaharda sökülür ve tarlaya şaşırtılır.


Dereotu tohumları doğrudan doğruya yerine ekilir. Küçük işletme veya aile
işletmelerinde ekim tavalara ticari işletmeler üzerinde ise bantlar hâlinde direkt tarlaya
yapılır. Tohum ekiminden önce tarlanın çok iyi hazırlanması ve özellikle yabancı otlardan
temizlenmesi gerekir.

Dekara 3-5 ton çiftlik gübresi verilerek derin bir toprak işlemesi yapılır ve ardından
tava, tahta veya şeritler hazırlanır. Tohum ekimi metre kareye 1.5-2 g hesabıyla elle yapılır. El ile
yapılan ekimlerin rüzgârsız bir havada yapılamasına özen gösterilmelidir. Büyük
işletmelerde ise mibzerle 12-25 cm sıra arası mesafe vererek ekim yapılır.

İklim şartlarına bağlı olmak koşuluyla yılın her ayında ekim yapılabilir. Ancak Ege ve
Akdeniz Bölgelerinde en ideal ekim zamanı mart ayıdır. Kışı soğuk geçen bölgelerde kış
aylarında açıkta yetiştiricilik yapılmamalıdır. Bir veya en çok iki biçim yapılabildiği için
kademeli tohum ekimi önerilir. Tohum ekiminde sonra toprak üzeri iyice bastırılır ve toprak
üzeri iyice sulanır. Optimum koşullarda 7-21 gün sonra tohumlar çimlenerek toprak üzerine
çıkar.

Tohum Üretimi: Tohumluk amacıyla yapılan dereotu üretimi normal üretim şeklinden farklı değildir.
Ancak tohum üretimi amaçlandığında tohum ekimi yılın herhangi bir ayında değil mart
ayında yapılmalıdır. Tohum üretiminde bitkiler arası mesafe biraz daha arttırılır ve birim
alandaki bitki sayısı azaltılır. Mart ayında yapılan tohum ekimi sonrasında yapılan bakım
işleri ile birlikte bitkiler mayıs-haziran aylarında çiçek sapı oluştururlar. Çiçek sapı ucunda
şemsiye şeklinde ve sarı renkli çiçekler oluşur. Yabancı tozlanma için böcek ziyareti
arttırılmalıdır. Tozlanma ve döllenmeyi tamamlayan çiçekler tohum bağlamaya başlar.

Olgunlaşan tohum şemsiyeleri bekletilmeden çiçek sapı ile hasat edilmelidir. Hasat
gecikirse tohumlar dökülür. Temmuz ayı sonunda hasat edilen tohumlar gölge bir yerde
kurutulur ve daha sonra saplarından ayrılır. Tohumlar kanatlı ve çok hafif olduğu için rüzgar
ile taşınması engellenmelidir. Optimum koşullarda yapılan bir üretimde tohum verimi 40-60
kg/da arasında değişir. Ancak bu verim miktarının 120 kg/da’a ulaşabildiği de belirtilmiştir.

Bakım-Zararlılarla Mücadele: Dereotu yetiştiriciliğinde en önemli bakım işleri yabancı ot temizliği ve sulama
işlemleridir. Yabancı ot gelişimini önlemek amacıyla üretim alanlarındaki otlar elle veya
çapa yardımıyla alınır.

Sulama işlemi yetiştirme mevsimine göre değişmekle birlikte tohum çimlenme
döneminde ve bitkilerin ilk hakiki yaprak dönemlerinde çok önemlidir. Bu dönemlerde
mümkünse yağmurlama sulama yapılmalıdır. Sonraki dönemlerde salma sulama yapılabilir.
Aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.

Gübreleme işlemi maydanozda olduğu şekliyle tavsiye edilmektedir. Maydanoz gibi
dereotu da gübrelemeye olumu cevap veren bir bitkidir. Özellikle ekimden önce verilen
yanmış çiftlik gübresinin yabancı tohumu taşımaması önemlidir. Temel gübreleme çiftlik
gübresi ile birlikte yapılır. Çok biçim yapılamadığı için toprak analizine göre verilecek
gübrelerin tamamı bir defada verilmelidir.

Dereotunun üretim aşamasında sorun yaratan önemli bir hastalık ve zararlısı yoktur.
Tohum çimlenme dönemlerinde toprak kurtları ve danaburnu gibi toprak altı zararlılarına
karşı dikkatli olunmalıdır. Dereotu üretiminde karşılaşılan en önemli sorun yabancı ot
gelişimidir. Yabancı ot mücadelesi ya mekanik ya da herbisit (yabancı ot ilacı) kullanılarak
yapılabilir. Ancak dereotu için selektif bir herbisit yoktur. Tohum ekim öncesi veya çıkış
öncesi genel herbisitler ile ilaçlama yapılabilir. Mücadele edilecek yabancı otun türüne
uygun bir herbisit seçilmelidir. Yabancı ot temizliği genellikle elle yapılır.

Hasattan Sonra: Uygun koşullarda tohum ekiminde iki ay sonra hasada başlanabilir. Bitkiler 20-25 cm
boy alınca yaprak sapları ile toprak üzerinden kesilir ve demetlenerek pazarlanır. Dereotunda
genelde bir kez biçim yapılır. Ancak iyi bakım koşullarında ikinci bir biçim de
yapılabilmektedir. Fakat yaprak sayısı azaldığı için verim çok düşer. Hasat edilen bitkiler
demetler hâlinde piyasaya sunulur.


Dereotunda da verim demet olarak belirlenir. Bir veya iki biçimde metre kareden 20-25
demet, bir dekar alandan ise 20-25 bin demet dereotu alınabilmektedir. Mevsime göre demet
iriliğinin değiştiği göz önüne alınırsa 750-1200 kg/da verim en ideal verim miktarıdır.














Maydanoz Yetiştiriciliği

Maydanozun Anavatanı: Maydanoz Akdeniz ülkelerinin bitkisidir. İspanya, Yunanistan, Fas, Türkiye,
Cezayir ve Tunus’ta bol miktarda yabani maydanoz bulunmaktadır. Yetiştiriciliği M.Ö. 4000
yıllarına dayanır. Literatüre göre 2000 yıldan fazla zamandır kültürü yapılmaktadır. Eski
eserlerde Mısırlıların, Romalıların ve Yunanlıların maydanozu hoş kokusu nedeniyle
ürettikleri, tıbbi ve baharat bitkisi olarak kullandıkları bilinmektedir. Eski Romalılarda
askerler, mitolojik inanışları nedeniyle maydanozu ölümün bir işareti olarak algılamışlar ve
uzak durmuşlardır. Günümüzde ise maydanoz hemen hemen tüm dünya ülkelerinde kültür
sebzesi olarak üretilmekte ve tüketilmektedir.


İnsan sağlığı açısından maydanozun önemi: Bir tutam maydanoz günlük C
vitamini ihtiyacını karşılarken toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar. Kanı
temizler, direnci artırır cildi güzelleştirir. Kansızlığa böbrek ve karaciğer
rahatsızlıklarına iyi gelir. Romatizmada, damar sertliği, tansiyon düzensizlikleri
ve şişmanlıkta kullanılabilecek bir bitkidir. Diş kanamalarını geçirir, önler.


İklim İstekleri: Yüksek rutubetli ve ılıman iklime sahip bölgeleri sever.
Ancak soğuk bölgelerde bölge şartlarına göre ilkbahar ile soğukların başladığı
sonbahar dönemi arasında da yetiştirilebilir. Ilıman iklime sahip Akdeniz, Ege
ve Marmara (Bandırma ve Gönen) bölgelerinde bütün yıl boyunca maydanoz
yetiştiriciliği yapılabilir.

Toprak İstekleri: Maydanoz toprak istekleri bakımından seçici değildir. Ağır olmayan bitki besin
maddelerince zengin bütün topraklarda yetişebilir. Ancak derin bünyeli
topraklarda çok iyi sonuç verir. 5.0-8.0 pH değerleri arası uygun değerlerdir.

Üretim: Maydanoz üretimi tohumların doğrudan tarlaya ekilmesi şeklinde yapılır. Üretim,
bölgenin iklim ve mevsim özelliklerine göre ya tavada ya da düz tarlada şeritler hâlinde
yapılır. Ege ve Akdeniz gibi yaz mevsimi kurak geçen bölgelerde yetiştirme tavalarda;
Marmara gibi rutubetli, yağışlı geçen bölgelerde ise düz tarlada şeritler hâlinde yapılır.

Toprak Hazırlığı: Yetiştiricilikte tarla seçimi çok önemlidir.
Maydanoz üretimi yapılacak tarla tek ve çok yıllık yabancı otlardan mutlaka
temiz olmalıdır. Üretim yapılacak tarla mümkünse 1-2 yıl önceden maydanoz
üretimine hazırlanmalıdır. Maydanoz üretiminde yabancı ot maliyeti yükseltir ve
kaliteyi bozar. Bunu engellemek için tarla ekim tarihinden 1-2 ay önce dekara
3-5 ton çiftlik gübresi ile gübrelenir ve derince sürülür. Disk-Harrow ile inceltilir
ve düz tarla ekimine veya tava şeklindeki üretime göre hazırlanır. Tavalar düz
tarla yüzeyinden 10-15 cm çukurda kalacak şekilde, 100-120 cm genişliğinde ve
isteğe bağlı uzunlukta hazırlanır. Düz tarla üretiminde ise böyle bir hazırlığa
gerek yoktur.


Maydanoz, tohumları en zor ve en uzun sürede çimlenen sebzelerdendir. Tohum ekimi metre kareye 1-1.5 gram tohum (1 dekar alana 1-1.5 kg tohum) hesabıyla yapılır. Küçük işletmelerde
tavalara genellikle el ile birkaç defada serpme olarak yapılan tohum ekimi büyük
işletmelerde düz tarlaya şeritler hâlinde ve mibzer ile sıravari olarak yapılır. Tohum ekim
derinliği 1-1.5 cm’dir. Ticari üretim yapılan bölgelerde buğday mibzerleri maydanoz ekimi
için de kullanılabilir.



Pazar için yapılan üretimlerde tarlada sıra arası 35-40 cm, tohum üretimi amacıyla
yapılan üretimlerde ise tarlada sıra arası 35-40 cm, tohum üretimi amacıyla yapılan
üretimlerde ise 60-70 cm olmalıdır. Tohum ekimi sırasında toprak tavının yeterli olmasına
özen gösterilmelidir. En ideal tohum ekim zamanı Ege bölgesinde mart ayının ilk haftasıdır.
Tohum ekiminden yaklaşık 20-25 gün sonra çimlenme ve çıkış başlar. Tohumların homojen
bir şekilde çimlenebilmesi için bu dönemde sulama işlemi çok dikkatli olarak yapılmalıdır.
Bitkiler toprak yüzeyinde görüldükten sonra bakım işlerine geçilir. Maydanoz ender
olarak bazı yörelerde kerevizde olduğu gibi fide ile de üretilir.

Tohum Üretimi: Tohumluk üretimi amacıyla yapılan maydanoz üretimi normal
maydanoz üretiminde çok büyük bir farklılık göstermez. Tohum üretimi
amacıyla yapılacak maydanoz üretiminden çok büyük bir farklılık göstermez.
Tohum üretimi amacıyla yapılacak üretimde tohum ekimi mart-nisan aylarında
yapılır. Ekimde sıra aralarının 60-70 cm; sıra üzerinin 15-20 cm olacak şekilde
alınması gerekir ve tohumluk bitkilerde biçim yapılmaması önerilir. Birinci yıl
gelişen bitkilerin zarar görmemesine özen gösterilir ve ikinci yıl ilave olarak 20-
25 kg/da azotlu gübre takviyesi yapılır. Tohumluk bitkiler ikinci yıl mart ayında
çiçek sapı oluşturarak mayıs ayında çiçeklenmeye başlar. Yüksek oranda
yabancı döllenme meydana geldiği için döllenmede arılar önemli rol oynar.
Tarlaya arı kovanı ilavesi tohum verimini arttırır. Ancak çevrede yabani
maydanoz varsa yabancı tozlanma engellenmelidir. Çiçeklenme şemsiyenin
dışından içine doğru olur. Bitkiler haziran ayı ortasında tohum bağlamaya başlar.
Özellikle dıştaki tohumları silkelenerek savrulur. Tohum hasadı temmuz ayı
sonunda yapılır. Tohum verimi 50/100 kg/da arasında değişir.

Bakım: Maydanoz üretiminde yapılması gereken en önemli bakım işleri yabancı ot temizliği
ve sulamadır. Yabancı ot gelişimini engellemek amacıyla tava şeklinde yapılan üretimde
tava aralarının ve tava sırtlarının çapalanması el ile; büyük işletmelerde kültivatör veya çapa
makineleri ile yapılır. Maydanoz bitkisi ilk devrelerde çapaya çok hassastır. Bu nedenle çapa
yapma yerine otların elle alınması daha çok uygulanır. Bitki gelişimi hızlı olunca toprak
yüzeyini kapatan bitkiler yabancı ot gelişimine olanak tanımazlar.

Maydanoz üretiminde sulama, tohum çimlenme döneminde çok önemlidir.
Çimlenmenin oluştuğu ilk üç hafta boyunca yağmurlama sulama yapılmalıdır. Bitkiler 2-3
yapraklı olunca salma sulama da yapılabilir. Sulama mevsim şartlarına göre yapılır ancak
maydanoz aşırı suya hassastır. Su fazla göllenirse bitkiler sararır, suyun tarlada uzun süre
kalması durumunda ise ölürler.



Maydanoz gübrelemeye olumlu cevap veren bir bitkidir. Özellikle ekimden önce
verilen yanmış çiftlik gübresinin yabancı tohumu taşımaması önemlidir. Temel gübreleme
çiftlik gübresi ile birlikte yapılır ve buna ilave olarak her biçimden sonra dekara 3-5 kg saf
azot uygulaması sonbaharda yapılmalıdır.

Yapılan bir araştırmada dekardan 2 ton yeşil maydanoz hasat edildiği zaman topraktan
kaldırılan besin maddeleri sırasıyla 3 kg N, 0.8 kg P2O5, 2.6 kg K2O, 3.2 kg Ca ve 0.6 kg
Mg olarak belirlenmiştir. Gübrelemenin yine de yetiştiricilik yapılan tarlanın toprak analiz
raporuna göre yapılmasına özen gösterilmelidir. Maydanoz üretiminde gereğinden fazla ve
hasattan hemen önce verilen nitrat formundaki azot, nitrit formunda kaldığından tüketiciler
açısından büyük sakıncalar yaratmaktadır.

Maydanoz üretiminde sorun olan önemli bir hastalık ve zararlı yoktur. Ancak tohum
çimlenme döneminde toprak kurtları (bozkurtlar) zararlı olabilir. Bunların zararı toprak
ilaçlaması ile ortadan kaldırılır.

Maydanoz üretiminde karşılaşılacak olan en önemli sorun yabancı ot sorunudur.
Yabancı ot savaşımı mekanik yapılabildiği gibi herbisitler ile de yapılabilmektedir. Herbisit
uygulamasında en iyi sonucu çıkış öncesi (pre-emergence) uygulamalar vermektedir. Bu
ilaçlama, maydanoz bitkileri toprak üzerine çıktıktan sonra uygulanırsa bitki gelişimini
yavaşlatmakta ve yapraklarda zararlanmalar oluşturmaktadır. Çıkış sonrası olarak da bazı
selektif ilaçlarla mücadele yapılabilmektedir. Geniş çaplı üretimlerde herbisit uygulaması
tercih edilmelidir. Uygun bir herbisit kullanımı ile hiç çapa işlemi yapmadan maydanoz
üretimi yapmak mümkündür.

Hasat: Çeşide ve mevsime bağlı olarak tohum ekiminden 60-70 gün sonra bitkiler hasat
olgunluğuna gelirler. Bu dönemde bitkiler 15-20 cm boy almıştır. Hasat sabahın erken
saatlerinde ve bitkilerin toprağın 1-2 cm üzerinden biçilmesi suretiyle yapılır. İlk biçimden
20-25 gün sonra ikinci biçim yapılır. Yılda 6-7 biçim yapılır. Her biçimden sonra azotlu
gübre verilmeli ve sulama yapılmalıdır. Hasat edilen bitkiler hemen tarlada demetlenir.
Demetler önce 1 saat süre ile temiz bir suya batırıldıktan sonra rutubetli kasa veya sepetlerde
üzerleri nemli bezle örtülerek en yakın pazara sevk edilir. Maydanoz demetleri –1 ve 0°C’de
%90-95 nemde 3-4 hafta muhafaza edilebilirler.



Maydanozda verim genelde demet olarak belirlenir. Bir yıl boyunca yapılan üretimde metre kareden toplam 80-100 demet, dekardan da 70-90 bin demet maydanoz alınabilmektedir.
Mevsime göre demet kalınlığının farklılığı göz önüne alınırsa 2-4 ton/da verim en ideal
verim ortalamasıdır. Maydanozlarda verim birinci biçimden üçüncü biçime kadar arttığı
hâlde daha sonraki biçimlerde azalır.



Maydanoz bulunduğu yeri 2-3 yıl muhafaza ederse de ömrü 1 veya 2 yıldır. Bitki
ikinci yıl hemen generatif faza geçtiği için tohum ekiminden her yıl yenilenmesi önerilir.

























20 Nisan 2013 Cumartesi

Tere Yetiştiriciliği

İklim İstekleri: Tere üretimi genelde erken ilkbaharda yapılır. Ancak Ege ve
Akdeniz Bölgeleri gibi kış mevsimi ılık geçen bölgelerde sıcak yaz ayları
dışında yılın her mevsiminde tere yetiştiriciliği yapılabilir. Dereotu gibi bir kez
veya en çok iki kez biçim yapılabildiği için yıl boyunca kademeli tohum ekimi
yapılarak kademeli üretim gerçekleştirilir.

Ilıman iklimlerin bitkisi olan tere yarı gölge, gölge ve nemli yerleri sever.
Sıcaklığın 10-15 °C arasında olması yeterlidir. Sıcaklık arttıkça yapraklar
küçülür. Tadında acılaşma kuvvetlenir. Bitkiler hemen sapa kalkar. Bu
bakımdan yaz aylarında ancak gölge yapılmış özel yerlerde veya ağaç altlarında,
kuytu kısımlarda üretilebilir. Yaz aylarında ılımlı yerlerde bütün bir yıl boyunca
yetiştirilebilir. Yalnız 4 °C’den sonra büyümesi yavaşlar. Bu yüzden kısa günde
yetiştirilmelidir. İlkbahardan yaza doğru gün uzunluğu 13 saate ulaştığında ve
ışık şiddeti 8000-10000 lux’e doğru arttırdığında hemen çiçeklenme başlar.

Toprak İsteği: Tere toprak istekleri bakımından seçici bir bitki değildir. Organik madde
yönünden zengin, kumlu, tınlı, bol humuslu topraklar tere üretimi açısından
ideal yerlerdir. Tere için toprak hazırlanırken derin kazılmış toprağa; bol bol
yanmış çiftlik gübresi ya da kompost gübre atmak verimi arttırır. 0.5-7.5 pH
değerleri arası uygun değerlerdir. Diğer sebzelere karşın toprak asitliğine daha
dayanıklılık gösterir.

Toprak Hazırlığı Ve Ekimi: Tere üretimi doğrudan tohum ekimi ile yapılır. Yılın her mevsiminde üretilebilse de
ilkbahar üretimi tercih edilir. Tohumlar çok küçük olduğu için çok iyi hazırlanmış tohum
yatağı ister.
Ülkemizdeki genel üretim şekli mevsime göre değişmekle birlikte tava veya tahtalarda
yapılan üretim şeklidir. Önce tava veya tahta hazırlanır. Tohumlar m2
ye 1-1.5 g hesabıyla
serpme veya sıravari olarak ekilir. Sıravari ekimde sıra arası mesafesi olarak 12-15 cm
yeterlidir. Tohumların ekim derinliği 1-1.5 cm’yi geçmemelidir.Ekilen tohumlar toprak içine ya tırmık ile karıştırılır ya da tohumların üzerine bir cm
kalınlığında kapak atılır ve sürgü ile bolca su verilir. Optimum koşullarda 2 gün içinde
çimlenen tohumlardan oluşan bitkiler hızla gelişmeye başlar. Bu aşamadan sonra yapılacak
bakım işlerine özen gösterilmelidir.

Tohum Üretimi: Tohum üretimi için yapılacak olan üretimde dikkat edilmesi gereken en önemli konu
bitki sıklığının azaltılması ve gübrelemenin dengeli yapılmasıdır. Tohum üretiminde dekara
1.5-2 ton yanmış çiftlik gübresi önerilir. Ayrıca toprak yapısına göre ticari gübre takviyesi
yapılmalıdır. Tohum üretimi amacıyla yapılacak üretimde tohum ekimi en geç şubat ayı
başlarında yapılır. Çimlenme ve bitki gelişim aşamasında yapılan bakım işlerinden sonra
bitkiler mart-nisan aylarında çiçek saplarını oluştururlar ve mayıs ayında çiçeklenme başlar.
Yabancı tozlanmada böceklerin yardımı sağlanmalıdır. Her bir çiçek tozlanma
ve
döllenmeden sonra birer yassı şekilli kapsül oluşturur ve her bir kapsülde 2 adet tohum
bulunur. Önce yeşil olan kapsüller daha sonra saman rengine döner. Haziran ayı içerisinde
meyveler ve tohumlar bitki sapları ile birlikte hasat edilir ve gölge bir yerde kurumaya
bırakılır. İyice kuruyan kapsüller harmanlanarak tohumlar ayrılır. Optimum koşullarda
yapılan bir tohum üretiminde terelerde tohum verimi 60-70 kg/da arasında değişir.

Ayrıca diğer bir tohum üretim şeklinde ise normal üretimde kullanılan bitkiler
biçildikten sonra gelişmeye ve tohumluğa bırakılarak diğer üretim şekillerinde olduğu gibi
tohum elde edilebilir. Bu üretim şeklinde tohum verimi diğer yöntemlere göre daha düşüktür.

Bakımı: Roka, dereotu ve maydanozda olduğu gibi en önemli iki bakım işlemi sulama ve
yabancı ot temizliğidir. Suyu seven bir bitkidir. Toprağın nemli olmasına özen
gösterilmelidir. Üretim yapılan bölgenin iklim koşullarına göre sulama önce sürgüler
yardımıyla daha sonraki sulamalarda ise salma şeklinde yapılır. Sıravari ekimlerde sıra arası
çapalanır. Serpme ekimlerde ise bitkilerin araları çapalanmaz otlar elle alınır. Tere
üretiminde sorun olan önemli bir hastalık veya zararlı yoktur. Toprak altı zararlıları ile
yaprak pirelerine karşı gerekli önlemler alınmalıdır.

Yabancı ot mücadelesi ise genelde mekanik yöntemler kullanılarak yapılır. Özellikle
tohum ekiminden sonra gelişen yabancı otlar önemlidir. Bitki gelişim aşamasında ise tere
bitkileri yabancı ot gelişimini engeller. İlk aşamadaki yabancı otlar ise el veya çapa ile yok
edilir.

Kısa vegetasyon dönemine sahip olduğundan besin maddesinin başlangıçta
verilmesinde yarar vardır. Ahır gübresinin direkt verilmesinden hoşlanmaz. İyi yanmamış
ahır gübresi, bitkilerdeki çeşitli zararlanmaların etkisini arttırır. Kurt ve böcek zararlıları
çoğalır. Ahır gübresi bir önceki bitkiye verilmeli veya çok iyi yanmış ahır gübresi dönüme 1-
2 ton atılmalıdır. Bir önceki kültüre ise 4-6 ton atılması, tere için toprakta organik madde
bırakır.

Tere ticaret gübresinden hoşlanır. Özellikle azotlu gübreler gelişmeyi hızlandırır.
Azotlu gübreyi azar azar ve 1-2 hafta aralıklarla atmalıdır. Azot miktarı dekara 10-15 kg
kadardır. Başlangıçta 5-7 kg azot yeterlidir. Geri kalan kısım 1 veya 2 defa da verilir. Azot
yanında dekara 8-10 kg fosfor, 15-20 kg potasyum, 5-10 kg kalsiyum bir seferde atılır.

Hasat Ve Hasat Sonrası İşlemler: Uygun koşullarda tere yaprakları tohum ekiminden 25-30 gün sonra hasat büyüklüğe ulaşır. Bu dönemde 15-20 cm boy alan bitkiler yine roka, dereotu ve maydanozda olduğu
gibi toprak üzerinden yaprak sapları ile birlikte biçilerek hasat edilir. Hasat bir veya en çok
iki biçim olarak yapılabilir ancak ikinci biçimde verim önemli oranda düşer. Hasat edilen
yapraklar sapları ile birlikte demetler hâline getirilir ve piyasaya sunulur.

Tere taze olarak tüketildiğinden saklanması söz konusu değildir. Daha çok sonbahar,
kış ve ilkbahar aylarında geniş çapta tüketilir. Soğuk zamanlarda su kaybı az olduğunda 3-4
gün rahatça dayanır. Sıcaklık fazlalaştığı için çabuk su kaybı meydana gelir. Evlerde naylon
torba içinde ve buzdolabında 2-5 °C’de 4-5 gün rahatça saklanabilir. Uzun süreli
saklamalarda yapraklarda sararma meydana gelir.

Verim yeşillik olarak kullanılan diğer bitkilerdeki gibi demet olarak belirlenir.
Genelde iki biçim yapılabildiği varsayılırsa m2
verimi 30-50 demet arasında değişir. Bir
dekar alandan alınan 20-25 bin demet ideal verim miktarıdır. Tere kökü ile bir seferde de
hasat edilebilir.




17 Nisan 2013 Çarşamba

Türkiye'de Tarımı Etkileyen Faktörler

İklim, Yerşekilleri, Toprak Bakımı, Sulama, Tohum Islahı, Gübreleme, Makineleşme, İlaçlama, Pazarlama, Tarımı Destekleyen Kuruluşlar...

İklim:Tarımsal üretim büyük ölçüde yağışlara bağlıdır. Türkiye’de yağışın yıl içindeki dağılışı düzensizdir.Karadeniz ikliminin görüldüğü yerler hariç bütün bölgelerimizde yazlar kurak geçer. Kışların ılık geçtiği kıyı kesimlerinde don olayları çok enderdir. Sıcaklığın çok düşük değerlere indiği iç ve doğu bölgelerde don olayları uzun sürer. Buna bağlı olarak tarımsal ürün çeşitliliği ve tarım yapabilme süresi kıyıdan iç kesimlere, batıdan doğuya doğru azalır. Kışların ılıman geçtiği bölgelerde sebze,meyve ve sanayi ürünleri üretimi yaygınken, iç bölgelerde soğuk iklim şartlarına dayanıklı tahıl,üzüm,elma vb. ürünlerin üretimi yaygındır.

Yer Şekilleri:Türkiye’nin ortalama yüksekliğinin fazla olması, ekonomik faaliyetleri genellikle olumsuz etkilenmiştir. Yükselti tarımsal faaliyetlerin sınırlanıp, hayvancılık faaliyetlerinin ön plana çıkmasına yol açmıştır. Dağlık ve engebeli arazi yapısı tarım topraklarının dağınık ve küçük olmasına yol açmıştır. Bu durum makine kullanımı da zorlaştırmıştır.

Toprak Bakımı:Tarım topraklarında devamlı üretim yapılabilmesi, toprağın mineralce zengin olmasına bağlıdır. Sürekli olarak üzerinde tarım faaliyeti yapılan toprağın, çeşitli şekillerde bakımının yapılması gereklidir. Toprak analizi ile topraktaki mineral maddeler belirlenir. Böylece toprağın hangi tür bitkilere elverişli, hangi tür gübreye ihtiyacı olduğu saptanarak daha bilinçli tarım yapılır.
Taşlı topraklarda taşların ayıklanması,drenajı iyi olmaya topraklarda suyun,tuzlu topraklarda tuzun topraktan uzaklaştırılması ve toprağın havalandırılması toprak bakımı ile ilgili faaliyetlerdir.

Sulama:Türkiye’de tarımsal verimi etkileyen en önemli faktör sulamadır. Ülkemizin büyük bir bölümü kurak ve yarı kurak iklimin etkisindedir. Çoğu yerde tarımsal faaliyetin yoğunlaştığı yaz döneminde, kuraklık hüküm sürmektedir. Bu da tarımdaki su ihtiyacını artırmaktadır. Ayrıca, yağışların düzensiz düşmesi, özellikle tahıl tarımının yaygın olduğu sahalarda, nadas uygulaması yapılmakta ve her yıl üretimde dalgalanmalara neden olmaktadır.Nadas sulama imkanının olmadığı sahalarda toprağın 1 yıl boyunca su tutması için boş bırakılmasıdır.Nadas verim düşüklüğüne neden olan olaylardan biridir.

Türkiye’de sulama yaygınlaştırılırsa;
Kuru tarım (nadas) metodu uygulaması sona erer.
Bir yılda, birden fazla ürün alınan sahalar genişler.
Tarım iklime bağımlılıktan kurtulur ve bilhassa tahılların üretiminde yıllara göre dalgalanmalar azalır.
Üretimde süreklilik sağlanır.
Ürün artışı sağlanır.
Tahıl tarımı yerine, sebze ve meyve tarımı ile endüstri bitkileri ekimi yaygınlaşır.
Çiftçilerin tarım ürünlerindeki verimi ve geliri artar. Buna bağlı olarak, göç olayında azalma görülür.
Tarımın milli gelir içindeki ve ihracatındaki payı artar.

Gübreleme:Sulamadan sonra, verimi artıran en önemli faktör gübrelemedir. Toprağın devamlı kullanılması minerallerin azalmasına neden olmakta ve verimi azaltmaktadır. Gübreleme ile mineral takviyesi yapılarak toprağın verimi artırılmaya çalışılır. Gübre, doğal ve hayvansal gübre olarak ikiye ayrılır.Hayvansal gübreler Doğu Anadolu bölgesinde yakacak olarak kullanılmaktadır.
Kimyasal gübreler pahalı oldukları için devlet sübvansiyon uygulayarak çiftçiye destek olmaktadır.

Tohum Islahı: Tarım ürünlerinden yüksek verim elde edilmesi, sulama ve gübrelemenin yanında kaliteli tohumun kullanılmasıyla da yakından ilişkilidir.Tohum ıslahı, melezleştirme ve iyi tohumların seçilmesi şeklinde yapılır.Tohum Islahı İstasyonları,devlet Tarım İşletmeleri ve Ziraat Fakülteleri tohum ıslahı ile uğraşan kuruluşlardır.

Zirai Mücadele: Hastalık ve haşerelerin üretimde zaman zaman % 20 - 30 civarında verim düşüklüğüne neden olduğu görülmüştür. Türkiye’de zirai mücadele ile tarlalardaki yabancı otların gelişmesi önlenmekte ve haşerelerin çoğalmasına imkân verilmemektedir. Böylece verim düşüklüğünün önüne geçilmektedir.Ancak ilaçlamanın bilinçli şekilde yapılması gerekir.

Makineleşme: Toprakların kısa sürede ve zamanında sürülmesi, hasadın zamanında yapılabilmesi günümüzde makineleşme ile mümkündür.


Ülkemizde makineleşme ile birlikte;
Çayır ve mera alanları sürülerek tarım alanları genişlemiş,
Tarım ürünlerinin üretim miktarında ve veriminde artışlar olmuş,
Tarım da insan ve hayvan gücüne duyulan ihtiyaç azalmış ve ortaya çıkan işsizlik köyden kente göçe neden olmuştur.

Türkiye’de bazı alanlarda makineli tarıma tam geçilememiştir. Bu durumun sebepleri şunlardır:
Makine kullanımına elverişli olmayan engebeli arazilerin varlığı (Doğu Karadeniz kıyı şeridi gibi)
Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması
Bazı bölgelerde işgücünün daha ucuz olması
Makine kullanımının ekonomik olmayacağı küçük işletmelerin bulunması

Çiftçinin Eğitimi: Günümüzde tarım, modern aletler, kaliteli tohum ve hassas ilaçlar kullanımıyla yapılmaktadır. Bütün bunlar çiftçinin eğitimini gerektirmektedir. Ülkemiz genelinde çiftçilerin eğitim düzeyi düşüktür.

Pazarlama: Ürünlerin üretimi kadar, ürünlerin iyi fiyatlardan satılması da önemlidir.Pazarlama amacıyla çeşitli ürünler için kooperatifler kurulmuştur.Devlat bazı ürünlerde çiftçiyi korumak için destekleme alımları yapmaktadır.

Tarımı Destekleyen Kuruluşlar: Tarım ürünlerinin toplanması, pazarlanması ve işlenmesi yönüyle çiftçilerin desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye’de tarıma destek sağlayan çeşitli kuruluşlar bulunmaktadır.Tarım Bakanlığı,Ziraat Bankası,tarım Kredi ve Satış Koperatifleri,Türkiye Zirai Donatım Kurumu,Devlet Üretme Çiftlikleri,Çaykur,Tekel, Toprak Mahsulleri Ofisi,Tariş,Çukobirlik, Antbirlik,Fiskobirlik,Tar ım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri tarımı destekleyen ve tarımla ilgilenen kuruluşlardır.

Tarımın Türkiye Ekonomisindeki Yeri
1. Nüfusun büyük bir bölümü tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlar. Ulusal gelirin ¼ ini tarım sektörü karşılar. İhracatımızda önemli bir paya sahiptir.
2. Türkiye’deki endüstri tesislerinin büyük bölümü tarımsal maddeleri hammadde olarak kullanır. Sanayinin gelişmesinde büyük önem taşır.
3. İhracatımızda fındık, turunçgiller, tahıllar, meyve ve sebzeler, pamuk, tütün, yağ bitkileri, zeytin ve çay gibi tarım ürünleri önemli yer tutar.
4. Artan nüfusumuzun gıda ihtiyacını karşılaması için önemlidir.

Ülkemiz daha önceleri tarımsal üretim bakımında kendi kendine yetebilen dünyanın sayılı ülkelerinde biri idi.Son yıllarda bu özelliğini kaybetmiştir.
Bu durumun nedenleri:
Hızlı nüfus artışı,
- Plansız tarım faaliyetleri,
- Bilinçsiz sulama,gübreleme ve ilaçlama,
- Ve verimli tarım alanlarının yanlış arazi kullanımı nedeniyle kullanılamaz hale gelmesidir.